Şakir’CE
YAZARIN SÖZÜ: Öğrenmek akıntıya karşı kürek çekmek gibidir. Durduğun an geri gidersin.
Benjamin Britten.
YAZININ DÖRTLÜĞÜ :
Hızlandı katar, git gide sıyrılmada sis
Raylar geceden kalma karanlık iki iz.
Pek dalma gönül, sonrası malum bu yolun.
Boydan boya sonbaharı yırtıp gideriz.
Bekir Sıtkı Erdoğan
YAZARIN KİTABI : 105 Nolu GENEL EMİR
Eeeee, nassınız bakem. Vaktiyle Özay GÖNLÜM sazıyla ninesinden mektuplara böyle başlardı. Ondan sonra da Cavırın İsmail diye devam eder giderdi.Geçmişte bunları radyodan, kasetten dinler gülerdik.Şimdi geldiğimiz nokta filan demiycem direk konuya gireceğim.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’daki demiryolu fuarına günübirlik bir ziyaret yapalım dedik. Usulden de oradaki dostlarımızdan değerli büyüğümüz Sayın Ali Limoncuoğlu beyefendiye Manisa’dan bir isteğiniz arzunuz var mıdır diye soralım dedik. Yiğit namıyla anılır hesabı Aliço ismini ara dedik, karşımızda ince bir ses, herhalde hasta dedik konuşmaya devam ettik amma velâkin karşımızdaki ses sen Başmüdürle nasıl konuşuyorsun demez mi? Der der. Heralde bir hata yaptık dedik Bu sefer de Sayın Bölge Müdürümüzü arama gafletine düştük telefonu açan sert bir ses sen nasıl adamsın başmüdürünü ne rahatsız ediyorsun demez mi. Dedi tabii ki. Hatta bak bu böyle devam ederse telefonu Sayın Genel Müdürün açar deyince bizi aldı bir telaş, Sen uzun boylusun karizmatiksin, yakışıklısın deyip durumu kurtardığımı sanıyorum ama buradan sayın büyüklerime sesleniyorum tarafıma yapılacak bu tür organizasyonlar içine girmeyin ve bu iki yaramaza uymayın.
Geçmişte de böyle şakalar yapılır ama bayağı bi ağır olurdu. Mesela Sandıklı Gar’da Hasan isimli bir makasçı abimiz çalışırdı. Bu garibim makasa gittiği zaman kuru gelme ihtimali pek bulunmazdı. Tren personeli bir şekilde garibimi çorabına varıncaya kadar ıslatırlardı. En son gittiğinde makinistler su döker gibi yapmışlar, geriye çekilip makinist arkadaşlara sahalarda görmek istemediğimiz bir hareket yaparken Tren şefi çaydanlığı göstermiş, zarif bir hareketle onuda savuşturup ön tarafa dergimizi poşete sokacak her türlü hareketi yaparken zafer sarhoşluğu içindeki Hasan abiye son vagondaki gardfren tarafından demliğin tamamı boca edilmek suretiyle görev tamamlanmış olurdu. Tabii ki Hasan abim de makastan direk eve gidip üst baş temizliği yapıp görevine gelirdi.
Hasan Abi deyince Aydındaki Hasan KIRAN ağabeyim değil tabiî ki. Eğer ona yaptıklarımızı anlatmaya kalksak siz yerlerde sürünürsünüz, buralarda yer kalmaz Hasan Abim de öbür tarafta hakkını helal etmez. Ama en masumunu sizlerle paylaşacağım abimin engin hoşgörüsüne sığınarak.
Afyonda tıfıllık günlerim. Hasan abim le ikimiz sürveyan çalışıyoruz, bir gün Hasan abimin yanaktan öyle bir kesme almışım ki adamcağızın yanak siyahla yeşil arası bir renk oturmazmı ? Len Hergele ben bu durumu yengene nasıl izah edeceğim dediyse de bizde kavak yelleri . Ertesi gün hasan abim alı al, moru mor sabahın erken saati kargalar kahvaltısını yapmadan karşıma dikildi. Yengen le senin yüzünden papaz olduk akşam gel durumu düzelt dedi. Biz o zaman yediğimiz nanenin farkına vardık ama ne yapalım? Tamam, abi akşam gelir yengeye durumu izah ederim. Amma yengem katmeri yaparsa olur dedim. Akşam direk hasan abimle eve gidip uygun dille yengemize durumu izah edip hem katmerleri hem ortalığı temizledik.
Geçmiş derken daha 548 konularına girmedik bile. Veyahut voleybol maçlarında gizli saklı değil aleni yaptığım şikelere tam manşet bile atmadık.
Ama internet geyiklerinden bi tanesi başıma geldi, merak etmezsiniz ama yinede anlatacağım uçarı da yok kaçarı da. Manisa Lojistik de görevli Serkan Erkmenoğlu yeni doğan çocuğunun resminin basılması için resmini getirmiş, bizde yoldayız, Ramazan Taşaltı’nın Asi drezinörü Hidayet’e çocuğun resimlerini masanın üstüne koydum demiş. Geldik sesli mesajı da aldık resmi masanın üzerinde aradık yok, çekmecelerde aradık yok. Yok Allah’ım yok. Aradım kardeşim resim evrakların arasına girdi heralde şunu bi daha getirde gereğini yapalım dedik. Aldık cevabımızı Abi; resim senin bilgisyarın masaüstünde sen nerede arıyorsun dedi. Allahtan bi pencere açıp oraya bıraktım dememiş , arardık artık bütün pencerelerde.
Sizlerden ayrı kaldığımız zaman diliminde hem aynı tempoda çalışmaya devam ettik hemde bir 5 günlük seminer sıkıştırdık. Yaklaşık 3 yıldır izin yapma fırsatım olmadığı için bu ilaç gibi gelir dediğimiz anda sonunda sınav denince hevesimizin neremizde kaldığını anladınız sanırım. Datem’de aldığımız eğitim neticesi gözle muayene birinci seviyeden bir sertifikalı eleman olduk. Lakin anlatmak istediğim bu değil, Datem uzaktan biliyoruz ama orda bir yeni birim var gitmesek de gelmesek de. Kapalı bir kutu, bir avuç insanın bir şeyler yapmaya çabaladığı, kuruma faydalı şeyler yapmaya çalışıyorlar ancak kendilerini anlatmada, yaptıklarını, yapacaklarını anlatmada eksik kaldıklarını düşünüyorum. Benden notunu esirgeyen Atilla Hoca ve ekibinin çabaları ve gayretleri, yapmak istediklerini anlatırken gözlerindeki o pırıltı benim gibi bu mesleğin sevdalılarına tünelin sonundaki ışık gibi gözüküyor eminim.
Resimlerde mesleki standartlarımızı hazırlama çalışmaları sırasında gecenin onunda işlerimizi bitirip duştu, yemekti derken gecenin ikinci yarısında Sayın genel Müdür Yardımcımız İsa APAYDIN, Sevgili Kardeşim Murat ŞENEKEN ve Mehmet ÖGEL ile Sayın Genel Müdür Yardımcımızın taktığı isimle karpuzcu Şakir bowling maçı sonrasında benim vaziyetimi gösteriyor. Tahmin ettiğiniz üzere ben ve Mehmet yenildik ama bi sorun niye yenildik. Genel müdürümüzü yenmek kimin haddine.Yoksa biz strike üzerine spare yapar üzerine de double kaymaklı kadayıf erdim de ayıp olur diye yapamadım.
Raylar üzerinde gezinen bu işin sevdalıları ile bir gün bir yerde karşılaşırız derdik, onlardan biriyle karşılaştık, isminin verilmesini istemeyen bu okurumla tanışmak için elimi uzattığımda işte karşılaştık dedi. Tabii biz saf saf bakınırken abi senin lafın değil mi bu deyince hem anladık hem utandık. Sizlerin sayesinde buradayız, buda bana ders olsun ama gözlemim şu; her şeyi biliyor ve takip ediyorsunuz, ama karışmamayı tercih ediyorsunuz. Kiminiz muammerle aranızda kalmak istemiyorum diyor kimide seyretmek keyifli diyor.
Bu sefer dergimizin çıktığını oğlum Burak paşa’dan ve Şenol Belge devremden öğrendim. Oğlum hayırdır bu yazı bizden tık yok diyerek kendini hatırlattı, Sabah sabah rüyasında beni görmüş olan Devrem seni kim üzdü dedi, nerden biliysen dedim, dergiden deyince anlattık kimin, kimlerin üzdüğünü… ! Ancak en güzel eleştiri Yolder Başkanı Özden Kardeşimden geldi. Sen yine satır aralarına sıkıştır bir şeyler sen Can DÜNDAR değilsin, zaten oda senin yanına bile yaklaşamaz dedi. Eleştirilerinizi yukarıdaki adresime bekliyorum. Face adresimde aynı ekleyin, hayatı, demiryolu sevdamızı büyütelim.
Hayatınız rüyalarınız kadar gerçek, Gerçeklerinizse düşler kadar güzel olsun.
Şakir KAYA
1981 Mezunu