ULAŞTIRMANIN CAN YAKICI SORUNU TRAFİK KAZALARI DEMİRYOLU İLE AZALACAKTIR
Ulaştırma sektörü karayolları, demiryolları, havayolları, denizyolları, bilgi ve iletişim altyapısı ile ülke ekonomisinin en temel unsurlarından biridir. Ekonomik ve sosyal girdileriyle toplumu sürekli etkileyen bir yapıya sahip olan ulaştırma sektörü, üretim sürecinin önemli bir parçasını oluşturması ve önemli yatırımların ekonomide yarattığı etkileri açısından, ülkelerin ekonomik yapıları içinde ağırlıklı bir yere sahiptir.
Ekonomisi büyüyen ve zenginleşen dünyada ön plana çıkan güvenli, dakik, daha kısa sürede ve daha konforlu ulaşım istekleri, son yıllarda ulaştırma sektörünün önemini ve gelişiminin giderek artmasına neden olmuştur.
Ancak ulaştırma sektöründeki bu gelişmeler olurken ulaştırma türleri arasında dengenin sağlanmasına da çok dikkat etmek gerekmektedir.
Son yıllarda, çevresel sorunlar ile küresel iklim değişikliği olgusu karşısında çevreye uyumlu gelişmeleri yönlendirecek sürdürülebilir ulaştırma politikalarının önem kazanmıştır. Bu yaklaşım da beraberinde çevreye daha az zararlı demiryolu ve denizyolu taşımalarının paylarının arttırılarak ulaştırma sistemlerinde karayolunun çok yüksek olan payını azaltılması ve böylece ulaştırma türleri arasında dengeli bir sistem oluşturulmasını zorunlu bir duruma getirmiştir.
Ulusal ve uluslararası alanda ekonomik, ticari, sosyal, teknolojik ve stratejik gelişmeleri dikkate alarak kullanıcı talebini karşılayan güvenli, konforlu, çevreye duyarlı, sosyo-ekonomik bakımdan ulaşılabilir, türler arasında dengeli bir dağılımla çağdaş ulaştırma ağını kurmak gereklilik haline gelmektedir.
Ulaştırma türleri arasındaki dengenin sağlanmasının belki de en önemli etkisi, karayolu trafik yoğunluğunun düşürülmesine ve dolayısıyla da karayolu trafik kazalarının azaltılmasına neden olabilecektir.
Avrupa Birliği’ne girmeye çalışan bir Türkiye, aynı zamanda Avrupa Birliği ülkeleri ile rekabet edebilecek bir ekonomik yapıya ve bu bağlamda da karayolu, demiryolu, denizyolu, ve havayollarından oluşan güvenli olduğu kadar dengeli, sürdürülebilir ve gelişmiş bir ulaştırma sistemine sahip olmak zorundadır.
Üzülerek görüyoruz ki gerek şehiriçi gerekse şehirlerarası yolcu ve yük taşımacılığında karayoluna ağırlık veren politikaların bir başka olumsuz yönü de trafik kazalarındaki artıştır. Trafik kazaları, sadece bir ulaşım sorunu olmayıp, toplum sağlığını, ülke gelişimini ve güvenliğini de tehdit eden temel bir sorundur.
Aynı zamanda, sebep olduğu maddi zararın yanı sıra, can güvenliğini ortadan kaldırması nedeniyle, toplumun tüm kesimlerinin dikkatini üzerinde toplayan güncel bir olaydır.
Ülkemiz, birçok Avrupa ülkesi arasında trafik kazalarının en yüksek olduğu ülkelerden biridir.Bu nedenle de trafik kazaları şu anda ülkemizin en önemli çözün bekleyen sorunları arasındadır.
Ülkemizin 21. yüzyılda dünyada hak ettiği saygın ve itibarlı yerini alabilmesini sağlamak, trafik kazalarının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve uygulanması ile mümkün olabilecektir.
Ülkemizde karayolu ve demiryolu ulaştırma türlerinin 2004-2013*dönemini kapsayan on yıllık trafik kazalarına baktığımızda;
Ulaştırma Türü | Ölü Sayısı | Yaralı Sayısı** |
Karayolu | 42.447 | 2.026.986 |
Demiryolu*** | 891 | 1.983 |
* Karayolu bilgileri Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı İstatistiklerinden alınmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı sorumluluk bölgesinde medyana gelen trafik kaza bilgilerini kapsamaktadır. 1 Nisan 2008 tarihinde uygulamaya konulan tarafların anlaşarak kendi aralarında tutanak tanzim ettiği maddi hasarlı trafik kaza sayılarıda dahil edilmiştir.
Demiryolu kazaları TCDD İstatistik Yıllıklarından alınmıştır.
** Ölü Sayısının içinde Sağlık Kuruluşlarına sevkedilen yaralılar içinde ölenler dahil değildir.
*** Demiryolu-Karayolu hemzemin geçitlerinde, demiryolunun kendisinden kaynaklanmayan karayolu araçlarının yaptığı kazalar da dahildir.
Trafikten sorumlu Emniyet yetkililerinin yaptıkları açıklamalarda, sağlık kuruluşlarına sevkedilen yaralılardan ölenlerin sayısının,kazalardan ölenlerin iki katına yakın olduğunu belirtmektedirler.
Dört yıl (1919-1922) süren Kurtuluş Savaşında 9167 (662 subay ve 8505 er) şehit olmuştur.
Türkiye’deki trafik kazalarında her yıl ölenlerle Kurtuluş Savaşında verdiğimiz şehitleri karşılaştırdığımızda neredeyse verdiğimiz şehitlerin iki mislini trafik kazalarında kaybetmekteyiz.
Bu rakamlar can yakıcı bir göstergedir.
Trafik kazaları sonucu oluşan bu ağır tablo nedeniyle ülkemizdeki trafik güvenliği seviyesi, maalesef geri kalmış ülkeler seviyesindedir ve karayolu ulaşımını çok önemli bir sosyal problem haline getirmektedir.
Trafik kazaları sadece ülkemizde değil, dünyada da en büyük sorunların başında yer almaktadır. Dünya Sağlık örgütü (WHO) verilerine göre, her yıl dünya genelinde trafik kazaları sonucu 800 bin kişi ölmekte, 15 milyona yakın insan da yaralanmaktadır.
Trafik kazaları, diğer ülkelerde kazaların (iş kazaları,ev kazaları,kitlesel kazalarv.b.) toplamının içindeki payı % 30’unu oluştururken ülkemizde trafik kazalarının payı yaklaşık olarak % 50’sini oluşturmaktadır. Bu pay çok dikkat çekicidir.
Dünya genelinde karayolu ulaştırmasının doyum noktasına ulaşması, karayolu trafik yoğunluğu nedeniyle kazaların artması ve çevreyle ilgili duyarlılıkların oluşması, son 20 yılda demiryolu ulaşımına daha fazla önem verilmesine sebep olmaktadır.
Bu nedenle, raylı sistemlere verilen önem artmaktadır. Çünkü ulaştırmanın hareketlilik, trafik yoğunluğu, trafik kazaları ve çevre gibi temel sorunları için alternatif çözümleri bünyesinde barındıran ulaşım türlerinden biri kentiçi ve kentlerarası raylı sistemlerdir.
Önümüzde hedef koyduğumuz 2023,2035 ve 2071 yıllarına kadar olan süreçlerde , Onuncu Kalkınma (2014-2018) Planında ve 11. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Şurasında da altı çizilerek belirtildiği gibi ulaştırma yatırımlarında büyük payın kentiçi ve kentlerarası raylı sistemlere ayrılacağı bir süreç olacaktır.
Demiryolu payının artması ile trafik yoğunluğu, trafik kazaları, petrole bağımlılığımız ve emisyon salınımı azalacak, temiz ve yeşil bir çevre oluşacaktır.
Ayrıca demiryolunun taşıma payının artması ile taşıma maliyetleri de azalacak, dünya ile rekabet etmenin önü de açılacaktır.
Hep dediğimiz gibi “demiryolu geleceğimizdir…”
Yaşar ROTA
1964 Mezunu
DTD Genel Müdür